top of page

Bağırsak Sağlığının Önemi


Bilindiği üzere Amerika Birleşik Devletlerinde kronik hastalıklar sağlık problemleri ve sonuçta hastalıklara bağlı oluşan sakatlıkların başlıca sebepleri olup gerçekte toplumdaki her 10 ölümden 7 sine sebep olmaktadırlar. Kronik hastalığa sahip kişilerin sağlık sisteminidaha fazla kullandıkları ve sağlık sistemi yükünün %86'sından daha fazlasına sebep oldukları bilinmektedir. Daha da ötesi, yorgunluk, ağrı, başağrısı, iştah kaybı gibi birçok kronik durumu işaret edebilecek semptomlar sıklıkla tanı ve tedaviyi zorlaştırmaktadır. Olası terapiler genellikle semptomları gidermeye yönelik olabildiği için gerçekte tedavi edilmesi gereken sebebin gözden kaçmasına ve tedavinin başarısızlığına yol açmaktadır.

Bağırsak sağlığının bozulması birçok kronik hastalığın temelinde yatan sebeplerden olup gastrointestinal sistemin sağlıklı olması iyilik hali için ve hatta yaşam kalitesi ve süresi açısından son derece önem sahiptir. Gastrointestinal semptomlar kronik sağlık problemi olan hastalar arasında her 5 hastadan 2'sinde karşılaşılmakla birlikte çoğu zaman gözden kaçırılmakta ve genellikle öenmi anlaşılamamaktadır. Sedanter bir hayat stili ve batı tarzı bir diyet bu zor durumdaki organ sistemine Hiçbir katkı sağlamaz. Çalışmalar İrritabl Bağırsak Sendromu (IBS) ve onunla ilişkili semptomların aile hekimi muayenesinde %10-20 oranında ve gastrointestinal sistem ile ilişkili uzman muayenelerinde %20'lere varan oranlarda karşılaşıldığını göstermiştir. Amerika Birleşik devletlerinde Gastrointestinal hastalıklara bağlı yıllık yaklaşık olarak 142 milyar dolar harcamaya ek olarak gastrointestinal endoskopiler için de 32,4 milyar dolarlık bir harcama yapılmaktadır.

Irritabl Bağırsak Sendromu Semptomları

1. Abdominal ağrı ve kramplar

2. Diyare

3. Kabızlık

4. Gaz hissi

5. Hazımsızlık

6. Geğirme

7. İştah kaybı

8. Gaitada mukus gözlenmesi

9. Bulantı

10. Anksiete

Aile doktorları Gastrointestinal hastalıkların tanı ve tedavisinde önemli bir rol oynamaktadırlar. İlginç olanı ise IBS ye sahip hastaların sadece %30'u bir doktora semptomları nedeniyle gitmektedir. Bu hastaların epizodik ve değişken semptomlarını tolere etmeye eğilimli olmaları, IBS semptomlarını bir doktora anlatmaya yanaşmamaları veya piyasada reçetesiz satılan çok çeşitli semptom giderici ilaçları kullanmaya eğilimli olduklarını işaret etmektedir. Maalesef bu tür ilaçların danışılmadan kullanılması bir semptomu maskeleyebilmekte ve altta yatan çok ciddi bir sorunun tanınmasını engelleyebilmektedir.

Birçok hasta var olan sorunlarını hafife alıp onlarla yaşamayı tercih etmektedirler. Fakat kronik abdominal ağrı, hassasiyet, asid reflüsü, diyare, kabızlık, gaz ve şişkinlik hissi hiçbir zaman normal değildir.

Birçok kronik durum gibi irritabl bağırsak sendromu da gerçekte altta yatan bir soruna bağlı gelişen bir semptomdur, zaman zaman ortay çıkan zaman zaman kaybolan bir hastalık değildir. ABD erişkin nüfusunun %20'sini etkileyen bir durum olmasına rağmen IBS'nin tanısının tam olarak konulması oldukça uğrştırıcı bir süreçtir. Genellikle açık seçik bir etiyolojisi olmayan strese bağlı fonksiyonel bir bağırsak hastalığı olduğu düşünülür. Doktorlar, spesifik biolojik testlerin olmaması, tanının klinik semptomlar üzerine kurulmak zorunda olması ve eklenen organik durumlar nedeniyle semptomların karmaşa yaratması nedeniyle tanı koymada zorluk çekebilirler. Bu tanıya sahip hastalar çoğunlukla etkili tedavilerin yapılmasını ve semptomların azalması için göze alınabilecek kadar az riskli yolların kullanılmasını amaçlarlar. Fakat hastaya özel gerekli test protolleri yapılmadığı sürce tedavi genellikle deneme yanılma şeklinde kalır ve en iyi tanımla yara bandı etkisi gösterir ve hastalar tipik olarak semptomların geri dönmesi ile karşı karşıya kalırlar.

Sağlıklı bir durumda, tek hücre kalınlığındaki intestinal mukoza sadece sindirilmiş gıdaların uygun bir şekilde geçmesine izin verip patojenler, toksinler ve sindirilmemiş gıdanın geçmesini engelleyici bir bariyer görevi görür. Burada epitelyal hücreler enflame olup, sıkı birleşim regulasyonunu sağlayan protein zonulini salgılayarak, hücreler arasındaki sıkı birleşimin bozulmasına gevşemesine yol açarak patojenlerin, toksinlerin ve sindirilmemiş gıdaların kan akımına geçmesine izin verir hale gelmiştir. Bu sonuç olarak kontrol edilemeyen bir bağışıklık yanıtına ve kronik enflamasyona, kötü etkilenen bir metabolizmaya ve çok sayıda organ sisteminin bozulmasına yol açar.

Gastrointestinal dengesizlik ve kronik hastalıklar

Bağırsaklar besinlerin sindirimi ve emilimini sağlayan, bağırsak mukozasının fonksiyon ve bütünlüğünü sağlayan, bağışıklık sistemini düzenleyen ve etkileyen ve beyin ile enerji alımını hormonlar ve nörotransmitterler vasıtasıyla sağlayarak duygudurum ve iyi olma halini sağlayan trilyonlarca bakteri ve mikroplara (bağırsak mikrobiotası) ev sahipliği yapar.

Sağlıklı durumda iken bu ekosistem, doku zedeleyici immun sistemin aşırı çalışma durumu ve çok sayıda bakteriyel ve yabancı besin allerjenlerine karşı oluşan enflamatuvar yanıtlardan korumaktayken vücudu enfeksiyonlara karşı da koruyaran müthiş bir dengeye sahiptir. Bağırsakta var olan bu ekosistemin bozulması durumunda kısmen de olsa enfeksiyonlar, gıda allerjenleri, sindirim bozuklukları/emilim bozuklukları, intestinal disbiozis ve/veya intestinal permeabilite bozukluğuna bağlı olarak gelişen enflamasyon veya bağışıklı sistemi regülasyonunun bozulmasına bağlı birçok kronik hastalığa yol açar.

Dünya çapında geniş bir kitle tarafınca yürütlmekte olan ki içerisinde İnsan Microbiom Projesi (HMP) de dahil olmak üzere bir çok çalışma bağırsakları iyi bir sağlık için ne derece öneme sahip olduğunu ortaya çıkarmakta ve bu artık şu söylemi haklı çıkarmaktadır: Ne yiyorsanız osunuz.

Gerçekte IBS dahil çoğu fonksiyonel GI hastalık, çoğunlukla serum veya fekal biomarkerlar sayesinde tanı konulabilecek ve sıklıkla çok sayıda yöntem ile tedavi edilebilecek durumlardır. Bu biomarkerlar intestinal disbiyozis, çöliyal hastalığı/gluten hassasiyeti, sidirim bozukluğı/emilim bozukluğu, enflamatuvar bağırsak hastalığı, yiyecek allerjileri ve diğer bağışıklık disregülasyonları ve bakteriyel/fungal/parazitik hastalıklar gibi altta yatan sebeplerin araştırılmasında ciddi öneme sahiptirler. Bu testlerden elde edilebilecek bilgiler, hastalığı doğru tedavi etmede, hastayı ve bağırsağını sağlıklı bir hale sokmada, diyet, spesifik takviyeler, ilaçlar ve/veya daha çok ileri testin yapılması konusunda alınacak kararlarda etkili olurlar.

Intestinal Disbiozis

Kronik hastalığı olanların çoğu hastalığının oluşum mekanizması ile alakalı bir mikrobiota sorununa sahiptir. Mikrobiota terimi, insan vücudunda bulunan bakteri, virüs, mantar ve mayaların tümünü içeren mikroorganizmalar için kullanılan ortak bir terminolojidir. Bu mikroplar, deri, ağız, genitaller ve bağırsak sistemi gibi farklı bölgelerde komunite halinde bulunurlar. İnsan mikrobiyomu, tüm bu organizmaların oluşturduğu mikrobiotaya ait genler ve genomlardan oluşur. Bağırsak mikrobiomu bağışıklık sisteminin sağlanması, fırsatçı patojenlerden korunma ve yiyeceklerdeki besin maddelerinin çıkarılıp alınması açısından hayati öneme sahiptir. Bağırsak mukozasının sürekliliğinin sağlanması ve enflamasyonun önlenmesi açısından anahtar rolü oynar. Disbiozis mikrobiotanın içeriğinin bozulması sonucunda koruyucu ve zararlı bakteriler arasında bir dengesizlik oluşması ve sonuçta eğer fark edilmezse kronik hastalıkların oluşmasına yol açar. Bununla birlikte zararlı bakteriler eğer mikrobiotanın dengesi sağlıklı ise yararlı bakteriler ile birlikte barışcıl bir şekilde de var olabilir. Yağdan ve şekerden zengin (batı tarzı) bir diyet safra sıvısında bozulma sonucu bağırsak disbiyozisine yol açıp bazı mikropların daha fazla üremesine yol açabilir. Kronik disbiozis bağırsak içeriğini etkileyerek (örneğin pH), patojenik bakteri, mantar veya parazitlerin artmasına yol açabilir. Sonuç olarak bu durum kısa zincirli yağ asitlerini (SCFA) sentezleyen yararlı bakterilerin sayısında azalmaya ve intestinal geçirgenlikte artış (aşırı geçirgen bağırsak sendromu) ve enflamasyona yol açar.

Maldigestion/Malabsorption

Besinlerin sindirilememesi, gerginlik, abdominal ağrı, gaz, kabızlık ve diyare gbib GI semptomlarına yol açabilir. Bu durum mide asidinin azlığı, anormal GI hareketliliği (hızlı veya yavaş), safra asitlerinin azlığı ve pankreatik ekzokrin yetersizlik (pankreastan sindirim enzimlerini salınımın azalması) gibi bir çok problemden kaynaklanabilir.

Kronik sindirim bozukluğu bakteriyel/fungal aşırı çoğalmaya (ince bağırsak bakteriyel aşırı çoğalma veya SIBO) yol açarak, intestinal bariyeri bozarak, toksinlerin, bakterilerin ve sindirilmemiş besin parçacıklarının dolaşıma geçerek besin allerjileri, otoimmun hastalıklar ve aşırı yıpranmış bir karaciğer oluşmasına neden olabilir. Besin emiliminin bozulması besinlerin sindirlemesinin bozulmasının bir sonucu olarak ortaya çıkar ve intestinal mukozanın enfeksiyon veya enflamasyon nedeniyle hasar görmesi ve besinlerin mukozadan geçiş süreçlerinin artması nedeniyle oluşur. Sonuçta ortaya çıkan besinsel eksiklikler malnutrisyona ve anemi, deri, bilişsel/duygusal bozukluklar, görme sorunları ve osteoporoz gibi bazı diğer komplikasyonlara yol açabilir.

Bağırsak enflamasyonu

Bağırsak bakterileri ve organizma bağışıklık yanıtı arasındaki normal homeostatik ilişkideki bozulma bağırsak enflamasyonuna yol açabilir ve yapılan çalışmalardan çıkan sonuçlar göstermektedir ki enflamatuvar bağırsak hastalığı (IBD) gelişmesinde merkez rol oynamaktadır. Chron hastalığı ve Ülseratif Kolit hastalıkları ince bağırsak ve kalın bağırsağın immun sistemle ilişkili kronik enflamasyonu ile karakterize hastalıklardır. Bu durumların patogenezi çok faktörlüdür fakat genellikle genetik olarak hassas kişilerde bağırsak mikrobiyomu/ toksik bağırsak içeriğine aşırı bir immun yanıttan kaynaklandığı düşünülmektedir.Ulseratif kolit sadece kolon ile sınırlı tipik olarak yüzeyel mukoza ve submukozal tabakaları tutan bir enflamasyon ile karakterize olmakla birlikte Chron hastalığı GI sistemin tüm bölümlerini tutabilir ve genellikle striktürler, abse ve fistüller gibi komplikasyonlara yol açar.

Olası tetikleyiciler şunlardır:

*Candida (maya mantarı) aşırı artışı – intestinal disbiyozis (dengesizlik) maya çoğalmasına yol açarak intestinal epitelin bütünlüğünü bozarak hiperpermeabiliteye yol açar.

*Bazı ilaçlar- Antibiyotikler, aspirin, asid azaltıcı ilaçlar veya NSAİ ilaçlar gibi bazı ilaçların aşırı kullanımı

*Gıda koruyucular ve enflamatuvar gıdalar- gluten, yoğunlaştırıcılar, aşırı şeker/alkol kullanımı ve sütlü gıdalar

*Stres ve yaşlanma

Intestinal Permeabilite (geçirgenlik)

Bağırsaklarımızı döşeyen epitel tabakası insan vücudunda dış etkenlere açık en büyük yüzey alanına sahip olup aynı zamanda bağırsakların bağışıklık sisteminin dengelenmesinde olası zararlı moleküller, bakteriler ve yabancı maddelere karşı önemli yeri olan bir bariyer görevi de görür. Bu bariyerin geçirgenliği, hücreler arasındaki sıkı bağlantılar ve epitelyal hücreler arasındaki boşluğu adeta mühürleyen moleküler kompleksler -ki bunlar hücreler arası boşluktan besin maddeleri gibi moleküllerin seçilerek geçmesini sağlarlar- ile çok iyi bir şekilde ayarlanmaktadır.

Epitelyal hücreler zararlı ve enfeksiyöz ajanlara karşı koruma amaçlı mukus ve antimirobiyal moleküller üretirler. Bu bariyerin bozulması normal mukozal bağışıklık dengesinin bozulmasına yol açabilir ve bu sindirilmemiş gıda parçalarının, mikroorganizmaların ve bunların bağışıklık sistemini uyaran ürünlerinin (lipopolisakkaridler gibi) dolaşıma aşırı derecede geçişine sebep olur. Epitelyal hücrelerin kendilerinin bütünlüğü ve fonksiyonları da intestinal bariyer fonksiyonu üzerine etkilidir; eğer bozulursa, sıkı bağlantı komponentleri ve düzenleyici proteinler de gaitada görülmeye başlarlar.

Gastrointestinal Patojenler

Intestinal parazitler gastrointestinal hastalıkların önemli kaynakları olabilirler. Eğer bağışıklık sistemi onları yeterince temizlemeyi başaramazsa hastalık semptomları ortaya çıkmaya başlar.

Gastrointestinal Kanama

Immunokimyasal fekal gizli kan testi (İFOBT) gaitadaki gizli kan varlığını göstermeye yarar bir test olup bu durum benign veya kanseröz bir gelişime, IBS'ye veya bağırsak mukozasında bir hasarı belirlememize yardımcı olabilir.

Sistemik Otoimmunite

Otoimmun hastalıklar, genetik olarak hassas kişilerde intestinal disbiyozis ve bağırsakların stresse, toksinlere, enfeksiyonlara, besinsel yetersizliklere ve çeşitli yiyeceklere disregüle bir enflamatuvar yanıt ile tetiklenirler.

Son Yazılar

Hepsini Gör

Firmicutes/Bacteroidetes Oranı Testi

Sağlıklı bir bağırsak mikrobiotası bizim iyi olmamız için kesinlikle olmazsa olmaz bir şarttır. Bağırsak florası bağışıklık sistemimizi dengeler, fırsatçı organizmalardan korunmamızı sağlar, sindiremi

Calprotectin Testi

Calprotectin başlıca nötrofillerde üretilen, sitozolik proteinlerin %60'ını oluşturan kalsiyum ve çinko bağlayan küçük bir proteindir. Bağırsakta aktif enflamasyon, mukoza içine nötrofil akışına ve en

Helicobakter pylori Testi

Helicobakter pylori veya daha yaygın olarak bilinen adıyla H. pylori, dünya nüfusunun% 40-50'sinde mevcut olduğu tahmin edilen her yerde bulunan bir bakteridir. H. pylori enfeksiyonunun prevalansı ve

bottom of page