top of page

Tanısal Testler

Kardiyometabolik DeÄŸerlendirme

Kardiyovasküler hastalık Amerika BirleÅŸik Devletlerinde hem erkek hem de kadınlarda tüm ölümlerin %30'unun sebebi olup yılda 600,000 ölüm ile en önde gelen ölüm sebebidir. Tüm dünyada inme en önde gelen ölüm sebebidir. Amerikalıların yaklaşık yarısı yüksek kan basıncı, yüksek LDL kolesterol seviyesi ve sigara içme gibi en çok bilinen risk faktörlerinden birisine sahip olup, birçoÄŸu diyabet, obezite, sedanter yaÅŸam stili, kötü diyet ve aşırı alkol kullanımı gibi önemli risk faktörlerine sahiptir. Son zamanlarda yapılan çalışmalar kardiyovasküler hastalıklarda bağırsak problemlerinin önemine dikkatleri çekmektedir. Günümüzde kullanılmakta olan klinik uygulama klavuzları, birçok kronik hastalığın tedavisinde farmasötiklerin kullanımını önermektedir: gerçekte de yaklaşık olarak Amerikalı yetiÅŸkinlerin %60'ı 2011-2012 yılları arasında reçetelenmiÅŸ ilaçları kullanmaktaydı. Amerikalıların hayat beklenti ölçeÄŸinde 31. sırada olması ile birlikte git gide daha çok ilaç kullanmaları onları daha da saÄŸlıklı yapmamaktadır.

Kardiyometabolik hastalık riskini düÅŸürme üzerine odaklanan standart bakımda lipidler ve açlık kan ÅŸekeri izlemi, her ne kadar güçlü kanıtlar olmasına raÄŸmen yine de tek baÅŸlarına yeterli deÄŸillerdir.Koroner arter hastalığından hospitalize edilen hastaların yaklaşık yarısının kabul edilebilir LDL-C seviyeleri vardır ve kan ÅŸeker düzeyleri, pankreatik β- hücrelerinin %80'i kaybolmadan prediyabetik seviyelere ulaÅŸamayabilir. Bu geleneksel yöntemlerle saptanamayan risk, kardiyovasküler hastalıkla ilgili morbidite ve mortalitenin önemli bir katkıda bulunur. Daha da ötesi statinler ve lipid düÅŸürücü ilaçlar bazı kiÅŸilerde aterosklerozun ilerlemesini durdurabilirken, hastalığın gidiÅŸatını deÄŸiÅŸtirmeyebilirler.

Bilimsel araÅŸtırmaların kesin olarak ortaya koyduÄŸu gerçek ÅŸu ki; enflamasyon ve insülin rezistansı kardiyometabolik hastalık prekürsörü olarak iskemik kalp hastalığı açısından büyük risk faktörleridir. Enflamasyon, intestinal disbiyozis, enfeksiyonlari batı tarzı diyet, yiyecek hassasiyetleri gibi bağırsak problemleri, stres, aşırı kilo, uyku problemleri, hormonal dengesizlikler ve proenflamatuvar sitokinler gibi proenflamatuvar sitokinler nedeniyle tetiklenebilir. Basit kan testleri ile bu durumlar erken olarak saptanabilir ve diet ve yaÅŸam stili deÄŸiÅŸikliÄŸi baÅŸarılabilirse, bu yüksek riskli durumlar düzeltilebilir ve birçok kronik hastalık önlenebilir veya düzeltilebilir.

Hastalığın erken sinyallerini saptamak için dislipoprtoteinemi, insülin rezistansı, enflamasyon, oksidatif ve kardiyak stress, homeostaz ve tromboz ile ilgili deÄŸerlendirmeleri yapmak gerekir.

Bağırsak saÄŸlığı ile kardiyometabolik saÄŸlık arasındaki baÄŸlantı asla görmezden gelinemez. Gastrointestinal sistem ve içeriÄŸindeki mikroplar, her gün geçmekte olan milyonlarca antijene karşı, vücudun immun siteminde önemli bir yere sahiptirler. Intestinal mikrobiotanın içeriÄŸi serum lipid seviyeleri, vücut kitle endeksi ve insülin sensitivitesini etkileyerek kardiyometabolik saÄŸlık üzerinde pozitif veya negatif etkiye sahip olabilir. Gerçekte bağırsak mikrobiotası ve metabolitleri (kısa zincirli yaÄŸ asitleri, toksinler gibi) genetik ve dietsel faktörlerden etkilenir, kiÅŸinin immun sisteminde bozulma, kardiyovasküler enflamasyon, hipertansiyon, karaciÄŸer yaÄŸlanması riskine direkt olarak etki eder ve kalp hastalığı olan kiÅŸilerde hastalığın ÅŸiddetini etkiler.

Kardiyometabolik hastalıkların kökeninde kaloriden zengin fakat besleyici öÄŸeleri az olan bir diyet yer alır. Liften, besleyici öÄŸelerden veya antioksidanlardan fakir, ÅŸekerden zengin yiyecekler enflamatuvar yiyecekler sınıfındadırlar. Basit ÅŸekerlere kolayca dönüÅŸebilen tüm yiyecekler hiperglisemiye ve insülin rezistansına yol açarlar. Rafine karbonhidratlar, bağırsakta mantar üremesine ve oksidatif strese yol açarlar, fakat liften fakir bir diyet yaralı bakterilerin azalmasına ve sonuçta intestinal disbiyoza ve hiperpermeabiliteye yol açarlar. Ä°ÅŸlenmiÅŸ gıdaların raf ömrünü uzatmak için kullanılan gıda koruyucular, söz gelimi emulgatörler, bağırsak mukozası üzerinde tahribat yapıcı etkilere sahip olup, bağırsak enflamasyonuna yol açarak obezite ve metabolik sendroma yol açabilirler. DiÄŸer taraftan, yüksek kalitede yiyeceklerden ve antioksidan içeren bir diet kardiyovasküler hastalık riskini %20 oranında azaltabilir. Bağırsak saÄŸlığını dietsel yöntemlerle, probiotiklerle, prebiyotiklerle ve yaÅŸam stilini düzeltme yöntemleri ile saÄŸlamak birçok kardiyometabolik hastalığı riskini azaltabilir.

Lipidler

Total kolesterol
VLDL (çok düÅŸük yoÄŸunluklu lipoproteinler), orta yoÄŸunluklu lipoproteinler (IDL), LDL (düÅŸük yoÄŸunluklu lipoproteinler), ÅŸilomikronlar, lipoprotein a (Lpa) ve HDL (yüksek yoÄŸunluklu lipoproteinler) den oluÅŸan tüm kolesterol taşıyan lipoprotein komponentlerinin serumdaki düzeyini gösterir. Kolesterol vücuttaki tüm hücre membranları için gereklidir ve önemli hormonların ve vitaminlerin üretilebilmesi için gereklidir. Bununla birlikte total kolesterol seviyesinin yüksek olması aterosklerozun baÅŸlangıcında ve progresyonunda önemli bir faktördür. LDL kolesterolü düÅŸürmeye yönelik kolesterol terapilerden ziyade artık 10 yıllık aterosklerotik kardiyovasküler hastalık riski ve diÄŸer faktörleri baz alan terapilerin risk hesaplamaları ve kılavuzları hakkında da çeliÅŸkili düÅŸünceler mevcuttur. ÇoÄŸu doktor aterosklerotik kardiyovasküler hastalık riskini azaltmak için kan kolesterol tedavisi için Amerikan Kardiyoloji Koleji veya Amerikan Kalp DerneÄŸi klavuzlarını izlemektedir. Kılavuzlar hayat stili deÄŸiÅŸikliÄŸi ve veya statinler gibi kolesterol düÅŸürücü ilaçları önermektedir.

LDL-C

LDL kolesterol LDL parçacıkları ile taşınan kolesterolü yansıtır ve aterosklerotik kalp hastalığı için iyi bilinen bir risk faktörüdür. Dolaşımdaki toplam kolesterolün yaklaşık olarak %65'i LDL kolesteroldür fakat LDL kolesterol ile LDL parçacık konsantrasyonu (LDL-P veya apoB) ölçümleri arasında tutarsızlığa yol açan insülin sensitivitesine baÄŸlı olarak düzeyi deÄŸiÅŸebilir. Bu konudaki kılavuzlar LDL seviyesini düÅŸürmek için hayat stili deÄŸiÅŸiklikleri ve kolesterol düÅŸürücü statin grubu ilaçları önermektedir.

HDL kolesterol

HDL parçacıkları baÅŸlıca karaciÄŸerde apoA-1, kolesterol ve fosfolipidlerden üretilirler. Vücuttaki fazla miktardaki kolesterolü tutup baÄŸlayarak (damarsal yapıda bulunan ve aterosklerozun oluÅŸumunda rol alan makrofajlardaki kolesterol gibi), karaciÄŸere taşıyarak ters kolesterol transportu denen sürece dahil eder ve/veya Trigliseridden zengin lipoproteinlere (VLDL, IDL ve LDL) oluÅŸumları aÅŸamasında bağışlar. HDL parçacıkları, antioksidatif, anti enflamatuvar, antitrombotik ve vazodilatatör özellikleri olan kompleks moleküllerdir ve LDL'yi oksidasyondan korurlar. HDL kolesterol HDL parçacıkları ile taşınan kolesterol miktarını gösterir ve birçok çalışma kardiyovasküler hastalık için azalmış riskin bir göstergesidir. DüÅŸük bir HDL kolesterol aynı zamanda eÄŸer Trigliserid seviyesi yüksek ise metabolik sendrom ile iliÅŸkili olabilir. Bununla birlikte çalışmalar yüksek seviyedeki HDL'nin kardiyovasküler hastalık için koruyucu bir etkisi olduÄŸunu da gösterememiÅŸtir.

Non-HDL-C

HDL kolesterol dışında kalan ÅŸilomikronlar, VLDL, IDL ve LDL den oluÅŸan diÄŸer tüm aterojenik lipoproteinler bu gruba girer. Çalışmalar non HDL kolesterolün kardiyovasküler hastalık riskini tahmin etmede LDL kolesterolden daha üstün olduÄŸunu göstermektedir. NLA tedavi yönetiminde non-HDL kolesterolün dikkate alınmasını önermektedir.

VLDL-P

Çok düÅŸük yoÄŸunluklu lipoprotein (VLDL) molekülleri karaciÄŸerde sentezlenen ve vücudun enerji ihtiyacına binaen kan akımına verilen trigliseridden zengin moleküllerdir. VLDL parçaçıkları hızla orta yoÄŸunluklu lipoprotein (IDL) ya da düÅŸük yoÄŸunluklu lipoprotein (LDL) moleküllerine dönüÅŸtürülerek ya da karaciÄŸer tarafınca kandan alınarak temzilenirler. VLDL parçacıklarının aşırı derecede konsantrasyonunun yükseldiÄŸi durumlar; Ailesel hipertrigliseridemi, ailesel kombine lipoprtoienemi, lipoprotein lipaz eksikliÄŸi veya apolipoprotein CII eksikliÄŸindir. Insülin rezistansı, metabolik sendrom ve diyabet veya östrojenler, glukokortikoidler, aşırı alkol kullanımı ve anabolik steroidler de VLDL düzeylerinin artmasına yol açabilir. Prediyabetik durumlarda VLDL ölçümleri kardiyovasküler hastalık riskini deÄŸerlendirmede kullanılabilir. Hayat stili deÄŸiÅŸklikleri (egzersizde artış, Akdeniz tarzı diyet, rafine karbonhidrat alımını azaltmak gibi), altta yatan sebebin tedavisi veya tetikleyen ajanın ortadan kaldırılması VLDL seviyelerini azaltabilir.

Trigliseridler

Bu test çoÄŸunluÄŸu VLDL olmak üzere tüm lipoprotein paraçcıklarının içerisindeki trigliserid miktarını ölçer.Artmış trigliserid seviyeleri, insülin rezistansı, metabolik sendrom ve diyabet ile iliÅŸkili olabilir fakat aynı zamanda tiroid hastalığı, yüksek alkol alımı veya bazı ilaçların kullanımı ile de birlikte gözlenebilir. Son zamanlardaki bilimsel bakış açısı trigliseirdden zengin lipoproteinlerin seviyesinin yüksek olmasının enflamasyon, aterosklerotik kardiyovasküler hastalık ve bunlara baÄŸlı mortalite riskini artırdığı yönündedir. Aşırı derecede artmış trigliserid seviyesi akut pankreatit riskini de artırmaktadır. Düzenli egzersiz, basit ÅŸekerler ve rafine karbonhidratların kullanımının azaltılması gibi hayat stilindeki deÄŸiÅŸklikler ve omega 3 yaÄŸ asitlerinin alımının artırılması kan trigliserid seviyelerini etkili bir ÅŸekilde düÅŸürmeye yarayabilir. Çok aşırı derecede yüksek trigliserid seviyeleri (>500 mg/dL) kalıtsal trigliserid hastalıkları (familiyal hipertrigliseridemi, lipoprotein lipaz eksikliÄŸi)olduÄŸunu düÅŸündürebilir.

ÇoÄŸu trigliserid ölçüm tekniÄŸinde trigliserid içerisindeki yaÄŸ asitleri serbest gliserole hidrolize edilirler. Ä°kinci aÅŸamada örnek içeriÄŸindeki serbest gliserol miktarı ölçülerek trigliserid konsantrasyonu tayin edilir. Bazı durumlarda (özellikle gliserol kinaz eksikliÄŸi, GKD) hastanın kanı aşırı miktarda endojen serbest gliserol içerir ve bu durum hastanın trgiliserid seviyesi ölçümlerinin yanlış olarak yüksek çıkmasına yol açar. Artmış endojen serbest gliserol göreceli olarak iyi huylu bir durumdur, fakat bu hastalar reksiz yere kullandıkları trigliserid düÅŸürücü ilaçlara raÄŸmen yüksek trigliserid seviyelerine sahipmiÅŸ gibi görünürler ve gereksiz yere izlem ve tedaviye maruz kalırlar.

Bu nedenle trigliserid seviyesinin 400 mg/dL'den daha yüksek olduÄŸu durumlarda çıkartma yöntemi kullanılır. Bu durumda 3 ayrı olasılık söz konusudur:

1) Çıkartma yöntemi ve normal yöntem sonuçları örnekte serbets gliserolün hiç olmadığı duurumlarda karşılaÅŸtırılabilir.

2) Minimal seviyede serbest gliserol etkileÅŸimi varlığı, artmış lipolizi gösterebilir. Bununla birlikte seviyeler GKD'den oldukça daha düÅŸüktür.

3) Trigliserid seviyeleri GKD'yi düÅŸündürebilir. EÄŸer serbest gliserolün diÄŸer kaynakları dışlanamıyorsa (parenteral nutrisyondaki gliserol içeriÄŸi gibi), GKD düÅŸünülmelidir. EriÅŸkinlerde bu durum pseudohypertrigliseridemi diye adlandırılan benign bir durum olarak bilinir. Bununla birlikte ciddi infantil formlarında kusma, güçsüzlük ve metabolik dekompanzasyon ve asidoz gözlenebilir

Trigliserid/HDL-C Oranı

Bu oran vücut kitle endeksinden bağımsız olarak artmış insülin rezistansı ile birlikte yüksek kardiyovasküler risk taşıyan hastaları ayırt etmeyi saÄŸlar. Gerçekte de TG/HDL-C oranı ile birlikte insülin rezistansı olan kiÅŸiler, insülin duyarlı ama saÄŸlıksız lipid profili olan kiÅŸilere göre daha kötü bir kardiyovasküler gidiÅŸat gösterirler. Artmış TG/HDL-C oranı insülin duyarlılığını artırmak için daha fazla efor sarf edilmesini gerektirir. TG/HDL-C oranını iyileÅŸtirmek için kilo verme, egzerisz, omega 3 yaÄŸ asitlerinin diyetle takviyesi, alkol, basit ÅŸekerle ve rafine karbonhidratların alımının azaltılması gereklidir.

Lipoprotein Parçacıkları

LDL-P

LDL parçacıkları, karaciÄŸer veya periferik dokudaki özel reseptörler tarafınca baÄŸlanarak, yeniden geri dönüÅŸtürülürler ya da hormon ve hücre membran yapımında kullanılırlar. Bu test dolaşımdaki LDL (LDL-P) parçacıklaını ölçer ki bu veri geleneksel kolesterol ölçümlerine göre LDL aterojenitesini ve kalp hastalığı riskini daha doÄŸru bir ÅŸekilde tahmin etmeye yarar. Gerçektende LDL kolesterol seviyelerinin optimal sınırlarda olduÄŸu durumlarda bile artmış LDL-P seviyeleri kardiyovasküler hastalık riskinde artma ile iliÅŸkilidir. Aynı zamanda LDL-P deÄŸerleri tedavide izlenmesi gereken önemli bir parametredir. LDL-P ve LDL-C seviyelerinin tutarsız olduÄŸu durumlarda LDL-P deÄŸerleri klinik durum ve gidiÅŸat ile daha yakından iliÅŸkilidir. LDL-P deÄŸerleri insulin rezistansı ve tip 2 diyabetes mellitus hastalarında genellikle yüksektir ve düzenli egzersiz ve rafine karbonhidrat ve ÅŸekerlerin alımının azaltılmasıyla düÅŸürülebilir. Farmakolojik tedavide statinler, niacin, ezetimibe, fibratlar ve kombinasyon terapileri (statin + niacin veya statin+fibrat) kullanılabilir.

Lp(a)-P

Lipoprtotein (a) parçacıkları bir LDL parçacığının bir apo (b) parçasına kovalent olarak baÄŸlı bir apo(a) parçasını içeren, plasminojene yapısal benzerliÄŸi nedeniyle trombojenik potansiyeli sebebiyle dolaşımdaki en aterojenik parçacıktır. Artmış Lp (a) seviyeleri aterogenesis, tromboz ve kardiyovasküler hastalık riskinde artış ile iliÅŸkilidir. Kadınlarda Lp(a) seviyesi, öztrojen azalmasına baÄŸlı olarak menapozda sonra belirgin bir ÅŸekilde artış gösterir.

Lp(a)-P genetik geçiÅŸli olduÄŸu için aile anamnezinde erken yaÅŸta kardiyovasküler hastalık, venöz tromboz veya spontan abortus olanlarda ölçülmesi özellikle önem taşır. Lp(a)-P seviyesi yüksekliÄŸi saptandığında agressif tedavi gereklidir.Her ne kadar Lp(a)-P seviyesini düÅŸürmek kardiyovasküler hastalık riskini düÅŸürmeye yettiÄŸi kanıtlanmamışsa da Lp(a)-P seviyeleri düÅŸürmenin yararlı etkileri olabilir. Lp(a)-P seviyesini düÅŸüren maddeler arasında aspirin, niacin ve PCSK9 inhibitörleri sayılabilir. Lp(a) enflamatuvar bir protein olduÄŸundan dolayı, enatienflamatuvar bir diyet ve hayat tarzı deÄŸiÅŸikliÄŸi yüksek Lp(a)-P seviyesi olan kiÅŸilerde yararlı olabilir.

 

VLDL-P

IDL-P

Apolipoprotein B

Apolipoprotein A-I

ApoB/ApoA-I Ratio

SdLDL-C

Apolipoprotein E Genotype

CVD Metabolism/Inflammation/Oxidative Stress

Myeloperoxidase

High Sensitivity C-Reactive Protein

Fibrinogen

Vitamin D

Homocysteine

Vitamin B12

RBC Folate

MTHFR C677T & A1298C Genotypes

Uric Acid

Creatine Kinase

Diabetes/Insulin Resistance

Glucose

HbA1c

Insulin

Fructosamine

HOMA-IR

C-Peptide

Adiponectin

Leptin

IGF-1

Free Fatty Acids

Proinsulin

Proinsulin/C-Peptide Ratio

Anti-GAD Antibody

Cardiac Stress

NT-proBNP

Omega-3 Fatty Acids

RBC Omega-3 Index

Hemostasis/Thrombosis

Factor V Leiden Genotype

Prothrombin G20210A Genotype

Antiphospholipid Antibodies

Cholesterol Absorption/Synthesis

Noncholesterol Sterols/Stanol

bottom of page